İŞYERİMİZDE DAĞ SARIMSAĞI VE ALABALIK SATMIYORUZ.
Kaç defa yazdık, kimse kendini kandırmasın masaldaki kral çıplak gibi Dersimde Çıplak. Bizim için tekrar olacak ama mahsuru yok tekrar yazalım. Karların kalkmasıyla heluk tezgahlarda yerini alıp doğanın katledilmesine başlanınca, ardından ışkın, mantar, kenger, kekik, sumak, sarımsak ve onlarca bitki yıllardır piyasalara sürülerek adeta sonumuzu hazırlıyorlar.
Buna birde vadilerimizdeki hayvanları katledenleri eklersek, korkunç bir tablo çıkıyor karşımıza. Doğamızın katledilmesine bir örnekde büyük sürülerin aşırı otlamasıyla yok olan zengin bitki örneğini vermekde mümkün.
Bitkiler kesinlikle toplanmasın demiyoruz fakat aşırı toplama ve otlatmayla çok değerli hassas türler yok oluyor, bunun mutlaka planlaması olmalı. Planlamada gerçekten zor bir iş değil, yeterki yetkili kurumlar yapmak istesin. Şimdilik bu yetkili, yetkisiz kurumları ve planlamaları bir kenara bırakalım, neden Dersim sarımsağı ve alabalık gibi özel türlerin toplanması ve avlanmasına karşı olduğumuzu anlatalım.
Türkiye’de çevre mevzuatı çok karışık, sürekli çıkan torba kanunlarla yeni algılar yaratılıyor. Çevre kanunları ne kadar değiştirilirse değiştirilsin sonuçta sarımsak, alabalık ve vadilerimizde yaşam bulan ve uluslararası anlaşmalarla mutlaka korunması gereken zengin bitki ve yaban hayatına sahibiz.
Bizi yakından takip edenler Dersimde iki yeni kenger türünü Tunceli Üniversitesi ve Viyana Doğa ve Tarih Müzesiyle bulduğumuzu biliyorlardır, yeni türlerin kayıtları önümüzdeki dönemde devam edecek diye umut ediyoruz. Şimdiye kadar yaptığımız çalışmalarda elimizden geldiğince çaba gösterdik.
Şimdi yüksek sesle bir şeyi ifade etmek istiyoruz, ne yazıkki doğamızı katledenlerin yüzünden özellikle Munzur ve Pülümür vadilerinde kayıt altına almayı umduğumuz türlerin bazılarını baraj yapılacak alanlarda bilim insanları bulamadı. Yani Munzur ve Mercan nehri üzerinde beş baraj yapılacaksa, bu beş noktada aynı bitkiden bulup kayıt yapılmalıydı.
Çünkü her baraj sahasının peyzaj özellikleriyle biyolojik ve kültürel değerleri ayrı ayrı değerlendiriliyor. Örneğin sarımsak Munzur ve Pülümür vadilerinde çok sık yol kenarlarında doğal olarak bulunmalıydı fakat aşırı toplamadan dolayı araki bulasın.
Dersimde kayıtlar konusunda çok az bilim insanı çalışıyor, bizim geleceğimiz için çok önemli işler yapacak bilim insanlarının işlerini kolaylaştıracağımıza sarımsağı ve mutlak korunması gereken önemli bitki ve hayvan türlerini üç beş kuruş için yok edip sonrada bilim insanları gelip bulup kayıt etsinler diye mucizevi şeyler istiyoruz.
Onbinlerce kişinin katılımıyla adı doğa olan festival yapılıyor, binlerce kişinin katıldığı çevre yürüyüşleri, sempozyumlar oluyor, bir kişide kalkıp bu ne iştir, hem doğayı koruyacağız diyeceğiz hemde yanıbaşımızdaki dükkanların sarımsakları tezgahlarında satmasına ses çıkarmayacağız. Bunun izahını yapacak tek bir kişi varsa, buyursun izah etsin.
Daha halen anlamayanlar olabilir, niye illa kayıt diyoruz. Eğer Dersimin biyolojik ve kültürel envanteri doğru dürüst kayıtlara düşmezse, baraj ve HES yapacaklarla maden arayacak firmalar her zaman olduğu gibi bulurlar bir çevre raporu hazırlıyacak firma, onlarda bir biyolog yolladık Dersime derler, kayda değer hiç bir şey yok derler ve üstünede alın size Dersimdeki yaptığımız çevre raporu diye yetkililere sunarlar, yetkili kurumlarda kayıtlara ilgisiz olduğundan varın sonumuzu siz düşünün.
Bu uydurma raporlarlada geleceğimiz karartılır, sonrada niye bu barajlar yapılıyor, madenler çıkarılıp doğamız katlediliyor diye söylenip dururuz. Kendi elimizle doğal değerlerimizi yok etmemizin bir diğer sonucuda şu.
Pülümür vadisi aynı Munzur vadisi gibi bitki ve yaban hayatı değerleri açısından çok zengin. Bize göre her iki vadi en üst derecede koruma altına alınmalı, tabi bu bizim dememiz veye Dersimlilerin istemesiyle olacak iş değil fakat her iki vadinin bütün flora ve fauna dönemlerinin araştırmasını vatandaşlık hakkımızdan dolayı isteyebiliriz.
Farzedelimki bizler vadilerimizin dünya standartlarında değeri nedir dedik ve yetkililerde bir defalığına bizi yanıltıp evet dediler ve bilirkişiler gelip uzun soluklu bilimsel disiplinler içinde vadilerimizi araştırıp sonuçları yayınladılar.
O zaman sarımsakları üç beş kuruş için toplayıp satanlar ve zevk için tırı vırı atıp hassas su canlılarının yok olmasını başaranların Dersime nasıl darbe vurduklarını anlıyacağız. Tuncelinin Sesi gazetesinde yer alan bu resim bile halimizi çok iyi anlatıyor.
Doğamızı katleden kim olursa olsun karşı çıkmalıyız, ne olmuş canım adamın durumu kötü birazcık sarımsak toplamış, bir kaç kilo balık tutmuş geçimini sağlamış dersek, zaten Dersime çok az ilgili olan bilim insanları kayıt edecek verileri baraj ve maden sahalarında bulamaz bizlerde en çok tutanacağımız dalı kendimiz kesmiş oluruz.
Bunun önüne geçmek gerçekten çok kolay, birinci aşama kimki bu ürünleri satıyorsa protesto edilmeli ve duyarlılık gösteren satmayan dükkanların camlarına ise
SARIMSAK VE ALABALIK YOK OLMASIN DOĞAMIZ KORUNSUN DİYE İŞYERİMİZDE SATIŞINI YAPMIYORUZ.
SATIN ALACAĞINIZ BALIK VEYA SARIMSAK YÜZÜNDEN YAKIN GELECEKTE DERSİMDE MUTLAK KORUNMASI GEREKEN TÜRLER TEK, TEK YOK OLACAKTIR.
BUDA BARAJ VE MADEN SAHALARINDA KAYITLARIN YOK OLMASINA NEDEN OLACAKTIR.
DERSİMDE BARAJLARA VE MADEN ARAMALARINA DESTEK VERMEK İSTEMİYORSANIZ, LÜTFEN SATIN ALMAYALIM, DOĞAMIZI KORUYALIM.
Diye asılacak bilgilendirme yazısı bile çok şeyi değiştirecektir. Bunu yapabiliriz, bu ilk adımdan sonra ikinci ve önemli adım ise önümüzdeki seneden itibaren yetkililerin ilk bitkiler çıktığında görevlerini yapmaları için kamuoyu oluşturmalıyız.
20.08.2014