GAĞAN – MA BİZİMDE BİR İNANCIMIZ VAR.
“Ben Bursa’da Gağanı kimle kutlayayım en fazla niyaz yapıp dağıtıyoruz ama burda bütün bir yılın yorgunluğunu biz Gağan ayında atıyoruz. Gağan ayı kültürümüzü dinimizi yaşadığımız en önemli zamanlardan biridir. Çocuklarımız memleket dışında kültürümüzü, dinimizi imkansız öğrenemezler diyor“ bende haklısın özür dilerim diyorum. Aslında ben sadece fazla üzülmemesi için söylemiştim fakat köylü topraktan kopmayla kültür ve dinden, kimlikten Dersimden kopmayı çok güzel özetlemişti.
Arkadaşlarımızla onbir yıl boyunca Dersim dağlarında botanikle ilgili çok kayıt tuttuk fakat en önemli kayıtları yapımı uzun yıllar süren Çocuklar İçin Dersim Atlası çalışması için yaptık. Ben uzun yıllar içinde özellikle yaşlılarımızın geçmişe dair en çok neyi özlediklerini sorduğumda büyük çoğunluk hep Gağan’ı anlatıyordu. Gağan ayında yapılan kutlamalar Dersim’in çimentosu gibiydi, tarihi çok eskilere dayanan bu kutlamalarda, Dersim kimliğinin önemli bir parçası ortaya çıkmıştı.
Üç ay önceydi Viyana’da yaşı yetmişin üzerinde Dersimli amca ve eşiyle konuşuyordum, memlekette en çok neyi özlüyorsunuz dememe, Gağan yanıtı geliyor. Yaşlı amca ve teyzenin aktarımlarına bazen küçük hatırlatmalar yapmama çok seviniyorlar, teyze aferin keşke bizim çocuklar ve torunlarda senin kadar bilse diyorlar, amca söze giriyor ma o çok dolaşıp görmüş bizimkiler sadece memleketin ismini biliyor diye teyzeye cevap veriyordu.
Gağanın resimlerini çizip altına yazılarını koysalar torunlarınız için iyi olurmu dememe, ma bizimde bir inancımız var, Gağanla bir parça öğrenseler ne güzel olur, nerde o günler“ diyorlar ve ben vedalaşıp ayrılıyorum. Yaşlı amcanın bizimde bir inancımız var kelimesi bana bayağı ağır geliyor. Alevi Dersimlilerin RAA HAQ diye ifade ettikleri inançları çok büyük yıkım altında olduğunu son üç ay içinde bir defa daha çok net gördüm, Gağan ayı denilince büyük çoğunluk sadece Khal Khek oyununu anlatıyor, diğer önemli rituelleri unutmuşlar. Buna birde bazı yerlerde Khal Khek oyununu özünden uzaklaşıp oynamaları zaten içler acısı. Mutlaka yeni nesillere Çocuklar İçin Dersim Atlasında olduğu gibi anlaşılır biçimde Gağanı aktarmalıyız diye düşünürken Sinan’la bir araya geliyoruz.
Sinan’la sohbette Gağan üzerine bolca konuşuyoruz, her şeye ara verip Raa Haq’ın bir parçasını, Gağanı çizimlere mutlaka aktarılmalı diyor. Hüseyin Işık abiyle Çocuklar İçin Dersim Atlasını başka bir formata getirmek ve özel olarakda flora çalışmaları için Tunceli Üniversitesi ve müzeyle zaten çok yoğun emek sarfediyoruz. Şimdi çok detaylı çizimlerle bu işe girersek diğer çalışmalarımızı ertelememiz gerekecek diyorum, Sinan olsun değer diyor.
Hüseyin Işık’la buluşuyorum, çok işi olduğunu bildiğimden çekinerek durumu anlatıyorum, haklısın öncelik Gağanda, yapalım demesiyle rahatlıyorum. Hemen Dersimdeki tanıdıklarım ile Dersim dışında yaşayan ve Dersim konusunda bilgisi olanlarla iletişime geçip uzun haftalar içinde yeni bilgiler olabilirmi şüphesiyle sürekli kendilerine başvuruyorum.
On bir yıl içinde zaten çok fazla bilgiye sahip olmuştuk, Dersimde adım atmadığımız bölge çok azdı ve özellikle Dersimin bütün bölgelerinde, Gağan kutlamalarını ilk elden dinlememiz büyük şanstı, olurda yeni bir şey çıkar diye son ana kadar sormaya devam ettik. Üç ay içinde, defalarca Hüseyin abiyle bir araya geliyoruz, çizimler tam bitti derken ertesi gün tekrar telefonlaşıp son bir defa deyip eklemeler için yeni tartışmalar yapıyoruz. Son buluşma için Hüseyin abinin Viyanaya yaklaşık seksen kilometre uzaklıktaki evinde sabah buluşup akşama kadar çalışıyoruz, zaten son yedi senedir bu atölyede, Hüseyin abiyle otuz defadan fazla bir araya gelip Dersim Atlası için çok çalıştık.
Kendi alanında çok büyük bir yetenek ve benim Dersim konusunda en çok birlikte iş yaptığım Dersimli. Dağlardaki son kültürü yaşayanların bana aktardıklarını yeni kuşaklara ve tarihe çizimleriyle not düşmesi açısından kendisi yıllardır önemli işler yaptı. Hüseyin abinin her zaman vakti olmuyor bana düşen son yedi yılda olduğu gibi haydi Zeynel gel çalışalım demesini beklemek. Atölyede akşam saatlerinde işimiz bitiyor bu sefer tamamdır deyip Viyanaya doğru yol alıyoruz, ertesi gün tekrar, abi kusura bakma bir araya gelmemiz lazım diyorum, tamam Nazımi’yeli Kamer’in orda buluşalım diyor.
Akşam üstü telefonda Hüseyin abi Kamer’in orası dolu yedinci Viyana’daki Yediyıldızda buluşalım diyor ve saatler içinde son eklemelerle bu sefer kesin bitti deyip vedalaşıyoruz. Sabah tanıdığım herkese çizimleri gösteriyorum, çok beğeniyorlar, bu arada küçük bir not çizimlerin her aşaması özellikle çocuk pedogoglarına ve eğitimcilere gösterilip yardımları alındı, bu konuda kendilerine ne kadar teşekkür etsek azdır.
Son bir defa bütün ayrıntılara bakmak için birkaç saatliğine kendimi eve atıyorum, aman yarabbim diyorum ben bu hatayı nasıl yapmışım, çoğu yerde olduğu gibi Dersim’dede buğday kutsaldır ahır çizimlerinde buğdayın yerde olmaması lazım mutlaka kap veya ağaçtan birşeyin üzerine koymamız lazım ve Cem töreninin en büyük dinsel anlatımları olan Duzgı (Surela – Kırmızı adam) ve Xızır’ın (Sıpela – Beyaz adam) sembolleri olan iplere renklerini vermeyi unutmuşuz.
Hüseyin abinin vakti yok, benimde yok ama bu son ayrıntılar halledilmeli, Sinan dalga geçiyor, kızıyorum kendisine hep senin yüzünden, sen olmasaydın bu işi seneye yapar bu kadarda strese girmezdik diyorum. “Yıllarca o bilgileri topladınız, çok uğraştınız ama şimdi elle tutulur çok güzel bir şey ortaya çıktı, hem sen demiyormuydun son yıllarda Khal Khek oyunuyla Gağan’ın içi boşaltılıyor“ diye geçmişte kendisine söylediklerimi hatırlatıyor. Sinan’la tartışmam işe yarıyor Hüseyin abiyi arıyorum sorun değil yaparız diyor ve ben çok rahatlıyorum.
Üç ay önce beni Gağan çalışması için tetikleyen yaşlı amca ve teyzeyle görüşüyorum, bilgisayarda resimleri görüp yazıları okuyorlar çok beğeniyorlar, güzel sözleriyle kültürümüzü ve dinimizi anlaşılır halde sunmanın rahatlığıyla Hüseyin abiyle buluşuyorum. İkimizde çok rahatlamış sohbet ediyorduk, isteseydik çok basit şekilde birkaç günde halledebileceğimiz çalışmayı üç aylık zaman diliminde içimize sindirerek ortaya çıkardık, çünkü yaşlı amcanın dediği gibi “ma bizimde bir inancımız var“ ve iyi anlatmalıydık.
Zeynel Duman 26.12.2011