Dersim Belediyesinin Çevreyle İmtihanı!

Türkiye’nin en tanınmış politikacıları kimlerdir denilse ve bir liste hazırlansa, hiç tartışmasız Dersim belediye başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu bu listede yerini alır. Bu kadar popüler bir insanın Dersim’in çevre eksenli sorunlarına karşı önce Ovacık, şimdide Dersim Belediye Başkanı olarak ne yaptığını merak ediyoruz.

Ne yazıkki elle tutulur bir şey yok, en son zaman diliminde çevreyle ilgili yapılanlara bakalım. Dersim’deki barajlar ve maden aramalarına karşı farklı bir koruma metodu olarak gösterilen Munzurjeopark temalı çalıştayı, 24 ve 25 Eylül tarihlerinde belediyenin desteğiyle yapıldı.

Bu çalıştayla ilgili çok şeyler söylendi, bizi ilgilendiren Sayın Maçoğlu’nun çalıştayda yaptığı konuşmada ne demek istediğiydi. Konuşmaya baktığımızda pekde bir şey  anlıyamadık, söylenenler herhangi bir Dersimlinin çevreyle ilgili ifade edeceklerinden fazla değildi. Kaldıki, aynı toplantıda söz alan Avukat Barış Yıldırım bu çalıştayı, kendi açısından eleştirerek, mevcut kanunlarda Jeopark gibi bir korumanın olmadığını belirtmesine rağmen, Maçoğlu organize ettikleri çalıştayı savunamadı.

Hani Munzur Özgür Aksın Meclisiniz vardı, bu mecliste barajlara ve maden aramalarına karşı beraberdiniz. Avukat Barış Yıldırım doğru söylüyorsa, yazık günah değilmi, bunca masraf, bunca emekle, böyle bir şey yaptınız. Birde Munzur Özgür Aksın Meclisi gibi ilk başlarda insanları umutlandıran, daha sonraki dönemlerde hedefleri olmadığından, kendini tüketen bu oluşumun içinde olmanıza rağmen, yaptığınız çalışmalarda Munzur Özgür Aksın Meclisinin olmamasını nasıl açıklıyacaksınız.

Dersimle ilgili hangi konuya el atsanız yeni başlıklar ortaya çıkıyor, Munzur Özgür Aksın Meclisinin gelinen aşamada geçerliliği olmadığından, her şeyi ben yarattım, benim iznim olmadan kimse bu alanlarda açıklama yapamazdan, biran önce kurtulup, ortak akıl ve bilimsel metodlarla yola devam etmeliler. Bir insiyatif kuruluyor, ilk çıkışları çok iyi, zamanla sıradanlaşıyor ve bireylerin çok ön planda olduğu yalnızlığa bürünüyorlar, ne yazıkki Munzur Özgür Aksın Mecliside bu hale geldi.

Munzur Özgür Aksın Meclisi adına son açıklamalar yapıldığında, otuziki kurumun imzası görülüyor, bırakın otuziki farklı kurumu, şimdi on kişi bile bir araya gelmezken, bu kadar ısrarın mantığı ne, anlamıyoruz. Çünkü otuziki kurum deniliyor, sonuçta birkaç kişi hatta sadece bir kişi ön planda oluyor. Munzur Özgür Aksın Meclisinin yaptığı açıklamalara baktığınızda, Barış Yıldırım’ın mahkeme süreçlerinin dışında ne var diye hiç düşündünüzmü. Bu kadar kurum olacak, hiçbir iş yapmayacaklar, dostlar alışverişte görsün diye, basın açıklamalarına birkaç kurum katılacak, bazende en son açıklamada olduğu gibi, zahmet edip gelmeselerde sadece imzaları olacak, bunu kim kabul edebilir.

Munzur davalarının en önemli savunucularından biri Avukat Murat Cano’ydu, tek başına idi, uzun yıllardır bir kenara çekilmişti ama yaptıklarını, emeklerini kim unuttu, her zaman sevgiyle saygıyla hatırlanıyor. Dersim’de  çevre için çabalıyanların, iyiniyetle yaptıkları, emekleri her zaman hatırlanacaktır ama kaş yapayım derken göz çıkaranların, buraların sahibi benim havalarında olanların, kendilerini bitirdiklerini bilmeleri gerekiyor.

Konumuza dönersek, Dersim belediye başkanı olarak, beklentilerin atında kalır ve önünüzde sağlam bir yol haritası yoksa vay halimize. Munzurjeopark çalıştayından sonra internet medyasında, Munzuru Kurtaracak Çalışma Başladı diye bir yazı çıktı. Herhalde bizim takip edemediğimiz birşeyler var dedik, yazıya baktık hep bildik şeyler, daha sonra çalışmayla ilgili videolara tekrar baktık, Munzuru kurtaracak çalışma nasıl olacağı hakkında doyurucu bilgi yoktu. Bu çalışmadan sonra 5 Ekimde Dersim’de belediye binasında ve 12 Ekimde İstanbul’da yapılan aynı eksende toplantılar vardı. Kısa sürede gerçekleşen bu çalışmalarla ilgili bilgi ve videolara baktığımızda, sonuçların tatmin olmadığı ve herkesin birbirini eleştirdiği ortaya çıkıyor. Bu çalışmalar gereklimiydi artısı eksisi ne, bunu mutlaka değerlendiririz, asıl bizi ilgilendiren Maçoğlu’nun ne yapmak istediği.

Yukardada belirttiğimiz gibi Sayın Maçoğlu bir şeyler söyledi, söylemesinede biz anlamadık, tekrar tekrar dinledik ama çözüme yönelik fikirlerinin olmadığını gördük. Sayın Maçoğlu’nun daha önceleri Ovacık’ta, şimdede Dersim’de çevre mücadelesi adına ortaya koydukları ne yazıkki varla yok arasında.

Tüm Dersim coğrafyası maden aramaları ve barajlarla öyle bir bela içindeki, sayın Maçoğlu’na baktığımızda ne yaptığını bilmiyoruz. Aynı siyasi akımdan gelen Tekin Türkel iki dönem Mazgirt’te başkanlık yaptı ve bu dönemlerde Peri nehri üzerinde barajlar sırasıyla yapıldı. Son seçimlerde Mazgirt AKP li oldu, şimdi geriye dönüp baktığımızda sayın Tekin Türkel iki dönem çevre adına ne yaptı diye bakıyoruz malesef bir şeylerin olmadığını görüyoruz.

Bu sadece Maçoğlu ve Türkel’e özgü bir durumda değil, Dersim’de görev yapmış bütün politikacıların karnesi, çevre konusunda oldukça zayıf. Siz bakmayın öyle, mecliste soru önergeleri verildi diye aldatmacalara, hani derler ya elde var sıfır, durum bundanda kötü. Vekillerin danışmanları Dersimlilerin gözlerini sürekli böyle boyuyorlar.

Konuyu dağıtmayalım, Sayın Maçoğlu gerçekten çevre sorunlarına karşı bir şeyler yapmak istiyorsa, biran önce bilim insanlarının tehlike altındaki bölgelerde envanter çalışmaları yapmaları için belediye olarak destek olmalı. Neden destek olmalı sorusu çok basit çünkü mahkemelerde yapılacak güçlü savunmalar için, somut deliller olmalı. Yargıda Dersimi savunmak, kayıtlardan geçiyor ama bu bölgelerdeki kayıtlara baktığımızda çok kötü durumlar ortaya çıkıyor. Kayıtlar çoğalsınki, gözlemlerde ortaya çıkan Pülümür vadisi gibi çok zengin coğrafyanın, koruma altına alınması için belgelerimiz olsun. Pülümür vadisinin, Milli park statüsüne kavuşması için, varolan kaynak değerlerinin dörtte birinin bile kayıt altına alınması yeterli olacaktır.

Flora yönünden çok zengin olan Dersim’de kayıtların az olduğuna dair iki örnek verelim, Geyiksuyu bölgesinde altın madeni arayacak firmanın raporlarına bakıldığında flora kayıtları için sadece on tane bitki kaydı var aynı şekilde fauna içinde lütfedip on tane kayıt göstermişler.

2015 yılında Prof. Dr. Şinasi Yıldırımlı hocamızla Pülümür vadisinde, dar bir alanda biraz çalıştık, sevgili hocamızın doktora çalışması şimdiye kadar mahkemelerde en büyük kurtarıcımız oldu ve bu çalışmadan dolayı çok sayıda dava kazanıldı. Prof. Dr. Şinasi Yıldırımlı 2015 yılında, kısa bir sürede, Pülümür vadisindeki küçük alanda 100’ün üzerinde tür olduğunu belirtmişti. Aynı bölgenin, bütün mevsimsel dönemlerindeki bitkileri düşünüldüğünde, sayı tahmin edilmeyecek kadar artacak.

Dersimi, kamuoyuna nasıl anlatacağız, mahkemelerde nasıl savunacağız. Kayıtlar o kadar önemliki malesef kimse inanmıyor, yıllardır bu kadar ısrar ettiğimize göre hata bizde diyeceğiz oda mümkün değil, çünkü içinde olduğumuz çalışmalardan dolayı çok sayıda endemik türle beraber yüzlerce tür, Dersim florası adına kayıtlara girdi.

Daha halen saygıdeğer Prof. Dr. Şinasi Yıldırımlı hocamızın kırk yıl önceki çalışmalarını dile getiriyoruz. Şinasi hocamız, Ovacık eksenli çalıştı Pülümür vadisindeki kayıtları yok denecek kadar, anlayın artık bunu. Yeni yapılacak çalışmalar, Dersim için yeni endemik türler demek, niye böyle bir çalışma sizleri heyecanlandırmaz, anlamış değiliz.

Geyiksuyu gibi çok büyük bir alanda nasıl olur sadece on tane kayıt olur siz düşünün. Bizim yıllardır, slogan atmayın, bilimsel metodlara inanın, kayıt yapın, kayıt yapınki mahkemelerde savunmalar daha güçlü olsun, feryadımızı daha kaç defa dile getireceğiz, gerçekten bilmiyoruz. Maden şirketinin açıkladığı raporlardaki flora ve fauna bilgileri aşağıda, bu listelere rağmen halen daha fazla kayıt ısrarımız anlaşılmıyorsa, yazıklar olsun.

Pülümür tarafındaki Karagöz yaylalarındaki maden çalışması içinde açıklanan raporlarda aynı durum sözkonusu. Dersim’deki bütün flora değerlerinin toplamı farklı bir durum, sadece bir bölgedeki flora değeri farklı olduğundan, Geyiksuyu veya Karagöz yaylalarında maden çıkaracak firmalar bu kadar az kayıt gösteriyorlar. Karagöz yaylaları demişken hiç tartışmasız Türkiye’nin en önemli flora alanlarından olduğunu belirtelim, maalesef kayıtlar çok az.

Firmaların yayınladıkları raporlardaki sayıların bu kadar az olması teknik bir durum, defalarca anlattık kimse anlamak istemedi. Tekrar yazalım, Dersim’e gelen bilim insanları, Pertek’ten girip Ovacık’a gidip, dönüş yollarında ise Pülümür üzerinden çıkış yaptıklarından, genellikle kayıtlar bu alanlardan.

Yani Pertek’ten giren bilim insanı burda ters laleyi görüp toplamış ise ve daha sonraları bu bitkiyi Ovacık veya Pülümür’de gördüğünde toplamıyor çünkü aynı bitkiyi farklı yerlerde toplayıp kurutmak zahmetli bir iş. Bu yüzden Munzur vadisinin eko sistemi içinde görülmüyor ve firmalar kayıtlar Pertek’de diye kestirip atıyorlar.

Bu gerçekten teknik bir durum, bakanlık ve bilim insanlarının bir arada, bütünlükçü bir ekosistem üzerinden çözüm üretmeleri gerekiyor. Bütünlükçü bir ekosistem anlayışı ülkemizde anlaşılmadığından değil, firmaların kurnazlığından, bizim işimiz yukarıda verdiğimiz Geyiksuyu örneğinde olduğu gibi çok zor. Öncelikli olarak tehlike altındaki bölgelerde mümkün oldukça kayıtların artması gerekiyor, bazen tek bir endemik kayıt bile bir bölgedeki yıkımı önleyebiliyor.

Peki biz neden Sayın Maçoğlu’na bu eleştirileri getiriyoruz bunu açıklayalım. Eğer Sayın Maçoğlu’nun çevre diye bir derdi varsa kayıtların çoğaltılması için bir şeyler yapmalı. Bunun iki yöntemi var ya bir üniversiteyle bu çalışmaları yapılmalı yada prosedür uygunsa, en az iki botanikçiyle üç yıllığına anlaşıp bir an önce başlanılmalı, çünkü Dersimin geleceği için yapılacak en önemli çalışma detaylı flora ve fauna araştırmalarından geçiyor. Bırakın Munzur ve Pülümür vadilerini, Dersim şehir merkezi sınırları içinde iyi bir çalışma yapılırsa çok şaşırtıcı sonuçlar çıkacaktır.

Dersimde son yıllarda çok önemli flora ve fauna çalışmaları yapıldı, 2020 yılında özellikle florayla ilgili toplu yayınlar kamuoyuna sunulacaktır. Buna rağmen özellikle Munzur ve Pülümür vadileri başta olmak üzere çok büyük bir alanda kayıtlar çok az, bu yüzden tehlike altındaki bu bölgelerde mutlaka bilim insanları çalışmalı.

Dersim’de Üniversite var, detaylı kayıtlar yapmaları için kendilerine teklif götürülmeli eğer yapmayacaklarsa  iki botanikçiyle anlaşıp yola devam edilmeli.  Botanikçilere verilecek ücretler nerden karşılanacak gibi soruya verilecek çok cevap var. Yapılacak festivallere daha az ödenek verilebilir veya bu projenin maliyetleri hesaplanır ve kamuoyuna deklare edilerek destek istenir. Önemli olan niyet, sayın Maçoğlu ve belediye yaparmı yapmazmı bilemeyiz. Dersim’in çevre sorunları artık bu tür toplantılarla devam edilemez, bundan sonra acil olarak sadece ve sadece kayıtlar gibi üretimden yana somut durumlar hedeflenmeli.

Sayın Maçoğlu’na şunu demek istiyoruz, sizki Oxford gibi dünyanın en önemli Üniversitelerinden birinde, kendi modelinizi anlatmışsınız, yanı başınızdaki Munzur Üniversitesine gidip başta Munzur ve Pülümür vadileri olmak üzere birlikte çalışmayıda teklif edebilirsiniz. Varsayalımki Üniversite kabul etmedi o zamanda iki botanikçi bulup bakanlıktan izin alıp kendi kayıtlarınızı yapın. Her iki yol veya sizin kafanızdaki kayıtlara yönelik farklı çalışmalar içinde bulunupta başaramadığınızda bizde helal olsun, belediyeye en azından çabaladı ama yapamadı deriz.

Bu saatten sonra bin tane seminer, konferans yapacağınıza kayıtlar için tek bir çalışma yapın, yapınki yarın geriye dönüp baktığınızda çözüme yönelik bu kadar basit bir şeyi yapmadık diye ah çekmeyin.

01.01.2020