ÇİÇEKLER ÜLKESİNE DOKTOR GELDİ.
Türkiye’de binlerce bitki uzmanı bilim insanı var, ama yaklaşık otuz yıldır botanik alanında tek bir tane bilim insanı bile gelip Dersim’de kalıp sistemli olarak çalışmadı. Hemen birkaç tane gelip çalıştı diyeniniz olabilir fakat öyle değil. Sistemli olarak en son çalışmaları otuz yıl önce yapan Prof.Dr.Şinasi Yıldırımlı’ydı. Son yıllarda tek tük gelenler oldu onlarda fazla gözlem yapamadıkları ve buldukları verileri akademik kariyerleri için gerekli olan çalışmalarda kullanıp daha sonra İstanbul ve Ankara’daki üniversitelerin tozlu raflarına koydular.
Bilim insanı sorumluluğunda hareket etmiş olsalardı Dersim florasına katkısı olmayan bu tozlu raflar yerine daha önceki bilimsel çalışmalara ek olması için karşılaştırmaları yapıp, Dersim florasının yeni kayıtlarını tutmaları lazımdı. Bu işi otuz yıl önce yapan Hacettepe’den Prof.Dr.Şinasi Yıldırımlı’yı bu vesileyle şükranla anıyoruz çünkü yaptığı çalışmalar bilim insanları için başvurulacak kaynak olmakla beraber, Dersim’de barajların neleri yok edeceğinin kanıtlarının kamuoyuna sunması açısından çok önemli.
İnanılır gibi değil ama Prof.Dr.Şinasi Yıldırımlı’dan sonra Doktor hanımı Dersim otuz yıldır bekliyordu. Çünkü zengin bitki çeşitliliği büyük tehlike altındaydı, son yıllarda özellikle barajlardan dolayı dünyada sadece Dersim’de bulunan çok sayıda tür kayıtlar tutulmadığı için yok oldu. Bu nedenle kültürümüzden, tarihimize, faunamızdan, floramıza kadar olan değerlerimizin kayıtlarını tutacak bilim insanlarına çok ihtiyacımız vardı. Başımızdan geçenlerin bir kısmını web sayfamızı takip edenlere daha önceleri aktardık ama bilmeyenler için tekrardan hatırlatalım.
Botanik bizim ilgi alanlarımızdan biri, bu amaçla uzun yıllar içinde hatırı sayılır çabalar gösterdiğimizi bizi takip edenler iyi biliyor. Uzun yılların devamı olan çalışmalarımıza bu yıl Tunceli Üniversitesi Rektörü Sn.Durmuş Boztuğ’unda ilgi göstermesiyle yeni kapıların açılmasına tanık olduk. Rektör beyin Viyana’ya gelip dünyanın en önemli müzelerinden biri olan Doğa ve Tarih Müzesi’nin botanik bölümü müdürü Dr.Ernst Vitek ve Viyana Eczacılık Fakültesi’nden Prof.Dr. Johannes Saukel’le Dersim’de bilimsel çalışmalar yapmak için görüşmeler yapmasından sonra Dr.Vitek Mayıs ayında Dersim’e yolculuk yapmıştı. Bu çalışmaların devam niteliğindeki uygulamalar içinde Ekim ayının sonlarında Tunceli Üniversitesi’nden Yrd.Doç.Dr. Ebru Yüce Viyana’ya geldi.
Mayıs ayındaki çalışmalara sonradan dahil olan Dr.Yüce’yi ilgiyle takip ettik, çünkü Mayıs ayında Dr.Vitek’le çalışmaları Tunceli Üniversitesi adına yapan Biyolog Cemil Ergin’le beraber bu çalışmaları büyük özveriyle devam ettirmişlerdi. Dr.Yüce ve Biyolog Cemil Ergin aylarca çok emek vermişlerdi ve botanikle ilgili kayıtlar için çok zor aşamaları ve bürokratik başvurularıda hallettikten sonra Dersim florasını ilk defa elle tutulur gözle görülür bir hale getirmişlerdi.
Dr.Vitek, Dr.Yüce ve Biyolog Ergin’in Dersim florasına yönelik çalışmaları Türkiye florası kayıtlarına Dersim adına yeni sayfa açmaları gelecek açısından çok ümit verici bir hale geldi. Bu çalışmaların bir sonraki aşaması için Dr.Yüce’nin Viyana’ya gelmesi bizleri çok sevindirdi. Dr.Yüce bu kadar önemli bir kurumda botanik bölümü müdürü Dr.Vitek ve iş arkadaşları tarafından çok sıcak karşılandı.
Dr.Ebru Yüce Tunceli Üniversitesi’nde herbaryum kurmak istiyordu, bu tek kelime o kadar önemliki zamana karşı acımasız bir yarışın içinde olup kısa vadede herbaryum oluşturma girişiminin bizlere getirisini şimdilik ileri bir döneme bırakalım, tekrar müzedeki ilk anlara dönelim. Dr.Vitek, Dr.Yüce’ye dünyanın en önemli herbaryumlarından biri olarak gösterilen müzedeki alanları uzun saatler içinde anlattı.
Türkiye’de kullanılan tekniklerle burdakiler arasındaki farklar bu anlatımlarda çok net ortaya çıktı. Herbaryuma bir bitkinin girdiği ilk andan dosyalar içinde raflara konulup arşivlendiği son ana kadarki bütün ince detaylar Dersim florasına örnek oluşturması açısından önemliydi. Daha sonra Müzede uygulanan bazı tekniklerle ilgili görevliler tarafından pratik uygulamalar yapıldı. Dr.Yüce Türkiye’de kullanılan herbaryum teknikleriyle buradakiler arasındaki farkı bize anlattığında bilgileri karşılaştırmanın getirdiği yeni anlayışlardan uzun vadede Dersim herbaryumunu oluşturmadaki teknikleri çok rahat gördük.
Daha sonraki günler içindede Dr.Yüce çok çalıştı, müzedeki her anını değerlendirdi, özellikle arşivlerde labarotuvar ortamında bitkileri mikroskopta incelemesi kendisini çok memnun etti, nedenini sorduğumuzda Türkiye’deki botanikçiler buldukları bitkileri bağlı oldukları kurumun herbaryumuna ve Türkiye florasına kayıt ettikten sonra, bu bitkinin daha önce kayıtlara düşüp düşmediğini araştırmak için yurt dışındaki önemli müzelere gidip labarotuvarlarda karşılaştırma yaptıklarını, bu çalışmanın çok önemli olduğunu söyleyince işin ciddiyetini anlıyoruz.
Bu yüzden Tunceli Üniversitesinde herbaryum kurmak istiyorum, hem Tunceli için hemde Türkiye envanteri için kendi sistemimizi kurarsak bilgiye daha çabuk ulaşmakla beraber doğayı korumak içinde sağlıklı bilinç oluşturabiliriz diyor.
Dr.Yüce’nin araştırma gezisinin son gününde sistemin başından sonuna kadarki detaylarını uygulamanın çok emek istediğini kendisininde kararlı olduğunu görünce bu çalışmanın anlamını daha iyi anladık. Kütüphane sorumlusu Gabi’nin son gün hüzünlü olması Dr.Yüce’nin insani ilişkilerdeki samimiyeti açısından çok önemliydi.
Kısa ve yorucu günlerden sonra yeni birikimlerle Dr.Yüce müzeye veda etti, S.O.S.Munzur’un düzenlemiş olduğu fotoğraf yarışmasının sergisine gitmek istemesinden dolayı serginin olduğu Halk Eğitim Merkezine geldiğinde okulun çalışanları Dersim’den geldiği için Dr.Yüce’yi samimiyetle karşılayıp memnuniyetlerini iletmeleri ve gezi amaçlı Dersim gelmek istemeleri arzuları kendisini şaşırtmadı, bende olsam gezmeye giderim demesini ilgiyle dinlemeye devam ettik. “Munzur vadisi gerçekten çok güzel, Ovacığa gidene kadar pekde farkında değildim fakat o güzellikleri gördükten sonra çok şey benim açımdan değişti.“
Botanikle ilgili soruyoruz, bir bölgedeki bitki envanteri hakkında ne kadarlık bir gözlem veya araştırma botanikçiler tarafından yapılmalıki flora hakkında kanaat oluşsun dememize en az üç yıl diyor. Dersim’de son yıllarda hiçbir bölgenin üç yıl değil üç ay bile gözlem altında tutulmadığını biliyoruz.
Bölge araştırılmadığı için karmaşa içinde her şey oldu bittiye getirilip, doğanın katledilmesini belirtip bilim insanlarının özellikle Tunceli Üniversitesinden Dersim’le ilgili bilimsel çalışmalar beklediğimizi kendisine iletmemize, merak etmeyin Rektör bey çevre konusuna çok duyarlı yaklaşıyor benide bu yüzden bu çalışmaya dahil etti diyor ve ekliyor.
Bir haftalık bu çalışma içinde çok farklı şeyler gördüm, müze gerçekten olağanüstü, buraya gelmeyen bu atmosferi görmeyen anlayamaz. Hakettiği gibi çok sayıda insan her gün müzeyi ziyarete geliyor, bunun nedeni ise müzenin temellerinin geçmişi 250 yıl öncesine kadar gitmiş olması ve resmi açılışının 1889 yılında yapılmasıyla beraber, olağanüstü çalışma disiplinlerinin etkisininde rolü büyük.
Bunu şöyle açıklarsam daha anlaşılır olur. Her gün müzeye belirli saat aralıklarında çok sayıda insan gelip büyük disiplin içinde bitkilerle ilgili çalışıp gidiyorlardı, ben bunların müzede çalışan işçiler olduğunu düşünüp iyi para kazandıklarını zannettim. Yetkililer gelenlerin gönüllü olduklarını büyük bir zevkle hiçbir karşılık beklemeden bu çalışmaları yaptıklarını duyunca çok şaşırmıştım.
Acaba bunu Tunceli’de yapabilirmiyiz, doğa dostlarını tehlike altındaki flora için harekete geçirebilirmiyiz, çünkü gönüllülere çok ihtiyacımız olacak demesine, hocam siz herbaryum için planınızı yapın ve kamuoyuna deklare edin Dersim florası için çabanız doğa severler tarafından mutlaka desteklenecektir, doktor hastanın ayağına gelmiş iyileşmesi için reçete yazıyor reçeteyi uygulamak hastaya kalmış dememize Doktor hanım gülerek karşılık veriyor. Sayılı günler çabuk geçiyor Dersim florası için Üniversite ve Müzenin ikinci etap çalışmaları bitiyor, gelecek yıl flora çalışmas için çok önemli, herbaryumla tehlike altındaki türlerin kayıtlarını Dr.Yüce ve Biyolog Ergin yapacaklardır diye düşünüyoruz, düşünmeninde ötesinde her kesin bu tür bilimsel çalışmalara destek vermesini bekliyoruz.
Kasım 2011