DERSİM’DE, SÜRYANİCE’NİN İZİNDE !
Arkeolog Serkan Erdoğan’ın Şögeyik – Atlantı’da Hüseyin Karabulut’un evinde gördüğü lahit üzerindeki yazılara yönelik, bu Ermenice değil Süryanice olabilir tespitini duyduğumuzda çok şaşırmıştık. Eğer Serkan Erdoğan’ın tespiti doğru çıkar ise zaten sınırlı Dersim bilgilerimizi tekrar gözden geçirmemiz gerekiyorduki, buda dünya kadar sorun demekti.
Yanlış anlamadınız gerçekten sorun demek, nerde Hiristiyanlıkla ilgili bir işaret görülse hemen Ermenilerdir deyip işin kolayına kaçmak varken, ilk taşı atan Serkan Erdoğan’ın peşinden Süryanice olabilir sorusuna takılıp araştırmak zor olacaktı.
Bu konuya dair yazılar web sayfamızda yayınlandıktan sonra araştırmalara girdik, bizim daha önceki bigilerimizde, Süryaniler’in Pertek Til köyüne kadar yerleşimde oldukları vardı. Dersimin kalbi denilecek yer olan Pah için bu veriler çok yeniydi. İlk olarak Süryanice bilen birini bulmamız gerekiyordu, ulaşbildiğimiz Süryanilere yazıyı gösteriyoruz, bu kesinlikle Süryanice fakat bilen birine danışın diyorlar. Viyana’da çıkan Yeni Vatan gazetesinin Haziran 2012 sayısında Chorepiskopos Emanuel Aydın’la yapmış olduğu roportajı okuduktan sonra hemen Sn.Aydın’ı arıyoruz. Derdimizi anlattıktan sonra yazıyı yollayın bir bakayım, Süryanice ise sorun yok diyor.
Sn. Emanuel Aydın yolladığımız maile yönelik, yazıların Süryanice olduğunu fakat ne yazıkki anlam verecek kelimeler yoktur diye başvurumuza açıklık getiriyor. Sn.Aydın’a verdiği bilgiler için telefon açıp teşekkür ediyoruz, kendisine bu olayın Dersim tarihi için çok yeni ve o kadarda önemli oduğunu belirtip tekrar rica ediyoruz, siz kesin olarak Süryanicemi diyorsunuz diye soruyoruz.
Süryanice harflerin olduğu kesin, fakat bir bütünlük kuramıyorum demesiyle, tekrar bu olayın başına dönüyoruz. Hüseyin Karabulut amca bu olayla ilgili yetkili kurumlara başvurduktan sonra gelen yetkililerin özellikle üzerinde yazı olan bir parçayı götürdüklerinden bahsetmesi, bizleri dahada heyecanlandırıyor. Götürülen bu parçanın üzerindeki yazılarla diğer taşın birleşmesiyle önemli ipuçlarına ulaşabileceğimizi umarak, gelen yetkililerin peşine düşüyoruz.
İlk aklımıza gelen Elazığ müzesi veya Erzurum’dan yetkililerin gelmiş olabileceği. Elazığ müzesini arıyoruz müdür bey Haydar Kalsen’le konuşuyoruz, daha sonra müze yetkililerine mail yazarak derdimizi anlatıyoruz. Tekrar müzedeki görevli Arkeolog Ercan Kan’la telefonda konuşuyoruz, Sn.Ercan Kan meseleye çok olumlu yaklaşıyor, biz barajlardan doğacak tehlikeden, endişelerimizden ve yetkililerin ilgisizliğinden bahsediyoruz. Sn.Ercan Kan emin olun bu konuyla ilgileneceğiz diyor ve Bitlis Üniversitesinden Serkan Erdoğan’la ilişkiye geçip Hüseyin amcanın evine gideceğiz demesiyle umutlanıyoruz.
14 Temmuz günü Bezuvar dergisini çıkaran sevgili Burhan Gündoğan hocamız, Elazığ müzesinden Arkeolog Bilal Yürük’ün geldiğini ve birlikte Hüseyin amcanın evine gittiklerini söylemesiyle, müzenin bu kadar hızlı davranmasına şaşırıyoruz. Gerçi Sn.Ercan Kan’ın merak etmeyin biz elimizden geleni mutlaka yapacağız demişti ama yıllardır süren ilgisizlik bizleri hep umutsuzluğa ittiğinden, bu kadar karamsar olmamızın nedeni, yerleşik düşüncelerimizin etkisi olmalı diye kendimizi eleştiriyoruz.
Arkeolog Bilal Yürük’le iletişime geçip teşekkür ediyoruz ve kayıt altına alınmamış diğer yerlerle ilgilide müzenin ilgilenmesi için bilgiler veriyoruz. Sn.Yürük’te ben Elazığ’a dönünce Hüseyin amcanın evine gelenler kim diye araştıracam, Erzurum’daki yetkililerede başvuracam, sizlerede bu gelişmelerle ilgili bilgi vereceğiz diyor.
Bunları yazarkende Pertek belediyesinden güzel haberler gelmeye devam ediyor. Başarılı belediye başkanı Av. Kenan Çetin göreve geldiği günden bu güne kadar 23 kültürel mırasımızın tescillendiğinin, en son olarak 10 Temmuz günü ortaya çıkan kilisenin Erzurum kültür varlıkları koruma bölge kuruluna yaptıkları başvuruyla korumaya alındığının haberini verdiler.Pertek belediyesinin yaptığını yapmak çok mu zor, aksine çok basit, merak edenler yetkililere veya Sn. Kenan Çetin’e sorsunlar. Yapılması gereken yetkililere haber verip göreve davet edip sorunların takipçisi olmak.
Bu kadar sevindirici olaydan sonra, tekrar düşüncelere dalıyoruz. Pülümür Barajı ve Hidroelektrik santralını yapacak olan Kenan Elektrik Üretim A.Ş. Çevresel Etki Değerlendirmesi raporunda Şögeyik – Atlantı’nın olmaması tam bir skandal olarak karşımızda duruyor.
Bu bölgenin sadece yüzeysel olarak incelenmesi yeterli değil resmi olarakda kazıların yapılması lazım. Başta Valilik olmak üzere, Tunceli Üniversitesi, Elazığ Müzesi, Erzurum Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu, Belediye ve çevre dostu insanlarımızın kazı konusunda duyarlı olacaklarını umut ediyoruz.
15 Temmuz 2012