ÜÇÜNCÜ S.O.S.MUNZUR ÖDÜLLERİ VERİLDİ.
Arkeolog Serkan Erdoğan Dersim arkeolojisiyle ilgili çalışmlarıyla son yıllarda çok ön plana çıkmaya başladı. Bu alanda ilk olan iki kitap yayınlayarak, geçmişten bu güne kadar var olan çalışmaları derleyip kendi araştırmalarıyla harmanlayıp doğru bilgilere ulaşmamıza vesile oldu.
Arkeolog Serkan Erdoğan’la bu yıl Dersimde birlikte çalışma fırsatını bulduk, bu çalışmada Dersimin kalbi denilen Pah bölgesindeki Süryanice yazıtlarının ilk defa kendisi tarafından tespiti, Düzgün Bava’nın zirvesindeki arkeolojik eserlerin zannedilenin aksine doğru bilimsel yorumları ve yeni verilerle çok daha farklı bir pencereden Dersim kültürüne bakmamızı sağladı.
Şu an üzerinde çalıştığı Dersimin geçmiş tarihiyle ilgili ipuçlarının somut olgulara dönüşmesiyle beraber Dersimin binlerce yıllık tarihine daha sağlıklı bakıp, Dersim topraklarının gizemini daha iyi anlıyacağız. Arkeolog Serkan Erdoğan’ın yaptığı çalışmalarla, yüzyıllardır kapalı kutu olan Dersim coğrafyasıyla ilgili önemli ip uçları ortaya çıkmakta, yeni bilgilerle Urartulardan, Hititlere kadar uzanan binlerce yıllık tarihin izlerinden bu güne kadar gelen başta Dersim inanış sistemi olmak üzere farklı konuları bulacağız.
Arkeolog Serkan Erdoğan’ın şimdiye kadar yaptıklarından çok faydalandık, halen genel Dersim coğrafyasıyla ilgili çalışmalarından biraz haberdar olduğumuzdan çok heyacanlıyız, artık çok uzun yıllar beklememize gerek yok, bir kaç yıl içinde farklı ve yeni bilgilerle karşılaşacağız. Kendi deyimiyle keşfedilmemiş kıta gibi olan Dersimle ilgili önemli belgeler sırada. Dersim Arkeolojisi ile ilgili yaptığı çalışmalardan dolayı bizlere sunduğu bilgiler için S.O.S.Munzur bilim ödülü almasından dolayı kendisini tekrar tebrik ediyoruz.
Süleyman Doğan – Silo Qiz, Dersimin yaşayan en büyük sanatçısı, bir asırlık yaşamında çok fazla şeyi gördü, duydu ve yaşadı. Kızılbaş Dersimde pekde çalınmayan kemanıyla 38 katliamı başta olmak üzere, sevda türkülerini, ağıtları, masalları bıkmadan usanmadan Kırmancki dile getirdi. Ataları Kurmanci konuşuyordu, Anadoluda baskı altındaki diğer mazlumların yüzyıllardır sığındıkları Dersime, atalarıda gelmiş, yurt edinmişti.
Milli aşiretinin Dersime başlayan göçü, iç Dersimdeki Milli-Milan köyüne kadar sürmüştü. Babasıda sanatçı olan Silo Qiz, babasından çok şey öğrenmiş, babasının ölümünden sonra tek başına düğünlerde ve eğlencelerde söylemeye, ölümlerde ve matem günlerinde Dersimlilere bıkmadan usanmadan, ağıtlar yakmaya devam ederek yaşananları hep canlu tuttu. Katliamdan geçmiş, Dersimlilerin onlarca yıllık suskunluğu, onun söyledikleriyle tekrar hatırlanır, geçmişe yolculuklar yapılırdı.
38 katliamında en trajik olaylardan birinin yaşandığı Dere Laci – Laç Deresi ağıtını bu günlere kadar taşıyarak ortak hafızanın oluşmasına katkıda bulundu. Sadece 38 üzerine söylenen ağıtlarla değil, aşiretler arası kavgalar, sevda türküleri ve masalları aktararak Dersim kimliğinin yaşatılmasına hiç kuşkusuz en büyük katkıyı sundu.
Dersim dışında yaşayan Dersimliler, vatan özlemlerini hep Sılo Qız’ın kasetleriyle giderdiler, sesinin çok güzel olması veya kemanını olağanüstü çalması Dersimliler için o kadarda önemli değildi, gurbette Dersimi, vatanı hissetmek, memleket hasretini gidermek için Dersimin tınılarına özlem vardı ve bu da kuşkusuz karşılığını en çokda Sılo Qız’da buluyordu.
Her Dersimli gibi bizde büyük ustayı biliyorduk ve dinliyorduk. Ama kendisini tanıdıktan sonra dünyamız çok değişti, çok büyük bir bilge, yaşadığı dönemleri çok iyi gözlemlemekle beraber kendisinden önceki dönemleride biliyor. Daha önce yaşananlardan, kendisine aktaranları hafızasına iyi kaydetmiş olmalıki önemli referanslara kadar gidebiliyor.
Kendisiyle sohbetlerimizde çok şey öğrendik, Dersimliler için çok önemli işler yaptı, bir asırdır yaşadıklarını, duyduklarını bize aktardı peki biz ne yaptık. Unesco Zazaca ölüm tehlikesi sınırında demiş, dilimiz çok büyük tehlike altında laflarını bir kenara bırakıp, çok dürüst şekilde şu soruyu sorabilirmiyiz, Sılo Qız olmasaydı ne olurdu. Büyük ihtimalle çok önemli olguları bilmeyecektik, nesiller arasındaki bağı oluşturmada adete köprü vazifesi oldu.
Dersimin yüzyıllardır oluşan belleğini, bir asırlık yaşamında saklayan ve bize altın tepside sunan büyük bilgenin değerini ne yazıkki bilmedik, bu yıl üçüncüsünü verdiğimiz ödüle çok farklı bir anlayışla ilk defa S.O.S.Munzur onur ödülünü eklemek istedik. Büyük usta için güzel bir gün düzenleyip, onu bir kaç saatde olsa mutlu etmek istedik.
Bu etkinliğe sağolsunlar Munzur Doğa Aktivistleri ve Bezuvar Kültür ve Edebiyat Dergisindeki arkadaşlarımız çok büyük destek sundular. Düzenlenen bu etkinlikte büyük ustamız bir parça mutlu olmuşsa ne mutlu bize.
Dersim kültürünün yaşayan en büyük ustasını tanımak ve ondan klamları, yaşananları dinlemek bizler için çok büyük şans diye düşünüyoruz. İlk defa verilen S.O.S.Munzur onur ödülü için, kendisine binlerce defa teşekkür ediyoruz. Şimdi vicdanı olan Dersimlileri vefa duygusunu yerine getirmeye davet ediyoruz, ve gelin hiç olmazsa bir defada olsa bu seferde bizler SİLO QIZ İÇİN BİR TÜRKÜ söyleyelim.
5 Aralık 2012