ETKİNLİKLER
Çok sık yapmadığımız, fakat zaman içinde kamuoyunu bilgilendirmek adına düzenlediğimiz çalışmalarda oldu. İlk olarak 2005 yılında Viyana’da ‚‘‘Milli Park Munzurda Neler Oluyor‘‘ diye sempozyum düzenledik. Amacımız başta çevre sorunları olmak üzere genel olarak Dersim sorunlarını tartışmaktı. Yeni bir oluşum etrafında ortaklaşa bilirmiyiz sorularına cevap aramaktı.
2006 yılının şubat ayında, Viyanada faliyet gösteren Dersim derneği ve Halk Eğitim Merkeziyle bir haftalık çini kursu yaptık. Amacımız Dersimin, başta endemik bitkileri olmak üzere Dersim tarihi, kültürü ve doğasının önemli ayrıntılarını çini sanatıyla tabaklara aktarıp, Dersime yılda bir gelenlerin evlerine, işyerlerine, dostlarına, Dersimden bir parça hediyeyi birlikte götürmeleri ve Dersimi unutmamaları için çalışma yapmaktı.
Bu amaçla Halk Eğitim Merkezi, Türkiyedeki en önemli akademisyenlerden olan Yrd. Doç. Dr. Latife Aktan’ı davet etti. Latife hocadan bu sanatı uygulanabilirliğini öğrenmek istiyorduk, eğer başarabilirsek sonunda Dersimde küçük bir atolye açıp en az on bayanın burda çalışmalarını sağlayıp üretmelerini destekliyecektik.
Latife Aktan hocamız Viyanaya geldi, çok değerli saatler ve günler içinde birazda olsa bu sanatı öğrendik. Çok zor değildi, kolayda değildi, emek verince öğrenilecek, Dersim değerlerini evlerimizin, işyerlerimizin bir köşesine taşıyabilecektik.
Latife hocadan sonra, Kütahyalı hocaları tanıma fırsatınıda bulduk. Kütahyalı hocalar özellikle hediyelik eşya konusunda paha biçilmez tecrübelere sahiptiler, kendilerinin aktarımlarından ve Latife Aktan hocamızın değerli eğitimlerinden sonra çok net bu çalışmayı Dersimde yapabileceğimizi anladık fakat, Dersimde bu işin bir kenarından tutacak kurum olmadığından yapamadık.
Uzun yıllar emek verdiğimiz Çocuklar İçin Dersim Atlasını 2006 yılında bitirmiştik. Dersim adına yola çıktığını söyleyenlerin, kapalı kapılar ardında yaptıkları Ali, Cengiz oyunlarına rağmen, 2007 yılının Ocak ayında, birinci baskısını Avrupa‘da basıp, kamuoyunu bilgilendirdik. Daha çok Dersim bilgisi için, parasız olarak dağıtılan atlas, çok kısa sürede tükendi. 2007 yılından itibarende, Dersimin sorunlarına karşı çözümler üretmeyen ve niyetleride olmayanlarla yolumuzu ayırdık.
2006 yılından itibaren bilim insanlarıyla gerçek anlamda çalışmaya başladık, ilk önce 2006 yılında Dersime, Viyana Üniversitesi Eczacılık fakültesinden Prof. Dr. Johannes Saukel’le gözlem gezisi düzenledik. Bu çalışma Dersimle ilgili varolan bilgilerimizi hiç abartısız tümden değiştirdi.
Prof. Dr. Johannes Saukel mutlaka Dersimde çalışmak istiyordu fakat Türkiyede işbirliği yapacak Üniversite veya bir kurum bulamadıkları için çok istediği halde Dersime gelemedi. Bir yıl sonra Eczacılık fakültesinden öğrencisi Kader Karlıdağ’ı diploma çalışması için Dersime yönlendirdi. Kader Karlıdağ Fırat Üniversitesi botanik bölümü ile 2007 yılında, Dersimde tezini tamamladı. Bu çalışmada Fırat Üniversitesinden Prof. Dr. Şemsettin Civelek ve asistanı Murat Kürşat hocanın çok değerli katkıları oldu.
Bu gezi ile yüzlerce yıllık Dersim etnobotaniğinin kaybolma riski içindeki bilgilerinin bir kısmını kayıt altına aldık. Kader hanım, Viyanada yaptığımız bir etkinlikte kamuoyuna bilgilendirdi.2008 yılında ilk başlangıçtaki hedeflerimizi, Dersimde etnobotanik müzesi kurmak dışında gerçekleştirmiştik, bunu başaramamazın nedeni ise belediye idi, bu konuyu ileride daha iyi anlatırız. 2008 yılında bitirelim bu işi dedik. Aradan geçen yıllar içinde, Dersimde bilimsel çalışmalar yapmış ve Çocuklar İçin Dersim Atlası gibi görsel malzemelerle Türkiye’de, kamuoyunu birazcık bilgilendirmiştik.
İlk yola çıkışımızdan sekiz sene sonra karınca kararınca yol almış, hedeflerimize ulaşmıştık. Yapmak istediğimiz o kadar iş vardıki ne yazıkki bizim dışımızdaki engellemeler ve her şeyin merkezinde olduğunu sananlar yüzünden çokda başarılı olamadık. Halbuki Dersim adına çıkan bütün kurum ve kuruluşlara çok defa gelin birlikte sonuç alıcı işler yapalım diye çağrıda bulunduk, Viyana gibi bir yerde Dersim adına yola çıkan iki oluşumla birlikte işlerde yaptık. Dünyalarımız farklıydı, önceliklerimiz farklıydı. Sürekli güzel sözler, sorunları tespit etme hep vardı fakat durum tespitini aşıp üretmeye, Dersime gidip arazide çalışmaya gelince olmuyordu. Bu yüzden 2007’de bu tür oluşumlarla yolumuzu ayırmıştık, kendi hesabımızı yaptık, amacımız neydi, sekiz sene içinde geldiğimiz noktada son bir defa halkımıza derdimizi anlatalım dedik.
Dersim sorunlarını bilen önemli akademisyenleri ve araştırmacıları davet edip 2008 yılında Viyanada son etkinlik için yola koyulduk, bize göre güzel bir etkinlik oldu. Sekiz sene içinde büyük tecrübeler edinmiş önemli bilgilere ulaşmıştık, bunlarıda başta bilim insanlarına, kamuoyuna aktarıp çalışmalarımızı bitirmek istiyorduk.
Bu etkinlikteki bir kenger fotoğrafını ilgi alanı olduğu için dünyanın en önemli beş müzesi içinde göserilen ve flora katagorisinde ilk üçte olan, Viyana Doğa ve Tarih Müzesi botanik bölümü başkanı Dr. Ernst Vitek’e hediye etmek için, kapısını çaldık. Prof. Saukel’in yönlendirmesiyle kendisini tanıyorduk, Dersimde araştırmak yapmak için uzun yıllar bilimsel bir kurum aramalarına rağmen bulamamışlardı.
Dr. Vitek, kendisine hediye ettiğimiz resimdeki kengeri tanımadığını söyledi ve büyük ihtimalle yeni bir tür olabilir dedi. Bu türü arazide görüp gözlem yapıp karar vermem lazım demesiyle, tabir yerindeyse iki arada bir derede kaldık.
Biz bu çalışmaları artık yapmayacağız diye karar almıştık ama farklı bir türden bahsediliyordu, ya bu tür baraj ve maden arama bölgelerinde ise ne olacaktı. Bir bitki eğer çok büyük tehlike altında ve İUCN ile Bern sözleşmeleri gibi Türkiyenin taraf olduğu anlaşmalarda mutlak korunma altına girmesi gerekiyorsa, bizim mutlaka bu bitkiyi kayıt altına almamız gerekiyordu.
Bu ve buna benzer yeni türlerle, baraj veya maden aramalarında mahkemelerde elimizi dahada güçlendirebilirdik. Yada bize ne, zaten insanlar çok duyarsız, slogan atan atana, ne yapsak boş, deyip umursamayabilirdik. Üçüncü bir yol yoktu, zaten ilk başlangıçtan beri amacımızda bu değilmiydi, bu bitki kayıtlara geçinceye kadar çalışmaya devam dedik. Anlıyacağınız ara vermeden çalışmalara devam ettik, Tunceli Üniversitesiyle Müze birlikte çalışmalara başladılar ve bizde uzun yıllar içindeki birikimlerimizi değerlendirme şansı bulduk.
2009 yılında ne yazıkki Uzunçayır barajının faliyete geçmesi ile bir kez daha gerçeklerle yüzyüze geldik. Barajlara ve maden aramalarına karşı büyük bir yürüyüş düzenlendi, burda Munzur Doğa Aktivistleri adında küçük bir oluşum ortaya çıktı. MDA’nın ilk çıkışları çok doğruydu, bizimde dikkatimizi çekti. Yine bu dönemlerde Dersimde varolan Bezuvar dergiside hiç alışık olmadığımız şekilde polimiklerden uzak, sırtını hiç bir yere dayamadan, kültür eksenli çalışmalara imza atıyordu. MDA ve Bezuvar dergisiyle doğamız ve kültürümüz üzerine birlikte çalışabilirdik ve öylede yaptık. Özellikle büyük usta Silo Qız’la ilgili yaptığımız etkinlik bizler için paha biçilmezdi. Bu çalışmanın dışında Dersim doğası ve kültürü üzerine duyarlılık sağlamak için basılan afiş, broşür ve fotoğraf yarışması ile Gağan’la ilgili çalışmalardada katkılarını gördük.
Ne yazıkki zaman içinde MDA ilk çıkış çizgisinden uzaklaştı ve Bezuvar gibi hayati derecede önemli dergi ise ilgisizlikten yayın hayatına son vermek zorunda kaldığından Dersimdeki sivil toplum örgütleriyle ilişkimizde bitmiş oldu.
2014 yılı itibarıyla, uzatmaları oynadığımız bütün hedeflerimizi gerçekleştirmiştik. Yeni bitkileri litaratüre kazandırmış, ilk defa Dersim ve Düzgün Baba isimleri bulduğumuz yeni türlere isim olarak konulmuştu. Dersim için yeni kayıt olan yüzlerce bitkiye bilim insanlarının ulaşması sağlanmış floraya ek olarak Rabat gibi Dersimin en büyük arkeolojik alanının kayıtlara girmesine vesile olmak gibi çok sayıda işi yapmıştık. Bundan ötesi mutlaka vardı ama bizim için önemli olan yapılan bu çalışmaların bir an önce kamuoyu ile buluşması idi. Geç gelen adelet, adelet olmayacağı için verilen bunca emekte ortaya çıkan bilgilerin üç, beş sene sonra ortaya çıkmasının Dersime faydasının olmayacağını bildiğimizden, bir an önce, başta içinde bulunduğumuz bilimsel çalışmalar olmak üzere, hangi bilim insanı Dersimde çalışmış ise Dersimde bir çalıştay düzenleyip kamuoyunu bilgilendirmek istedik.
Bunun için başta belediye olmak üzere sivil toplum örgütlerine derdimizi anlatalım dedik. Belediye içindeki kent meclisi iki defa çalıştayı yapalım demesine rağmen istekli görünmediler. Zaman geçiyordu, Dersimde çalışmış bilim insanlarının gelmesi için aylar öncesinde bağlı bulundukları kurumlara başvurulup izin alınması gerekiyordu. Belediye ile yapmak için son ana kadar bekledik, olmadı. Dersimde mutlaka bir kurum olmalıydı davetiyeler ve bürokratik engelleri bizim aşmamız imkansızdı, sonunda Tunceli Sanayi Odası araya girdi ve aylarca can sıkan bütün işlemlerden TSO vasıtasıyla kurtulduk. Burda sormak gerekiyor, neden Belediye bu çalışmanın arkasında olmadı, aynı 2008 yılındaki duyarsızlığı gösterdiler. Belediye ve sivil toplum örgütlerinin çevre anlayışları o kadar traji komikki bunu daha ileriki dönemlerde mutlaka tartışmamız gerekiyor, o yüzden şimdilik bu konuda bir kenarda kalsın.
Biz bu çalıştayı TSO ile birlikte yaptık, Dersimde çalışma yapmış bilim insanlarının büyük çoğunluğu katıldı ve aktardıkları bilgiler o kadar değerli idiki ne yazıkki Dersimlilerin büyük çoğunluğunun haberi bile olmadı.
Biz bu çalışmaları yaparken Dersim kültürü ve doğası dışında hiç bir yere sırtımızı dayamadık, tek derdimiz çevre sorunlarıyla boğuşan doğamızı, kültürümüzü kamuoyuna doğru aktarmaktı. Dersim Biyolojik ve Kültürel Envanter Çalıştayı ile Dersimde çalışmış çok değerli bilim insanlarını bir araya getirerek, hayati derecede önemli araştırmaları kamuoyuna sunarak son etkinliğimizide yaptık.